Efe ile Nil’in Hikayesi (21)
Datte: 09/04/2018,
Catégories:
Partouze / Groupe
Première fois
Auteur: halilibo, Source: xHamster
... gülerek… “O senin kocansa, ben de senin hocanım. Bana öpücük yok mu?”
“Olmaz olur mu? Gel seni de öpeyim” diyen Nil ayaklarının üzerinde yükselip Sait hocanın dudaklarına yetişmeye çalıştı. Körpe dolgun dudakları yarı aralık, pembe dilinin ucu tam kenarda… Öyle seksi görünüyordu ki karım o anda… Öpüşmeye, sevişmeye, her şeye hazır… Sait hoca gözlerini onun gözlerinden, dudaklarından ayırmadan bana konuştu,
“Sakıncası yok değil mi Mert? Karını öpebilir miyim?”
Pezevengin sanki bana aldırdığı varmış gibi soruyordu bir de… İki koluyla sımsıkı karımın bedenine sarılmış, kendine yapıştırmış vaziyette, dans ediyor gibi yapıp kasıklarını karımın kasıklarına sürtmekte bir yandan… Umarım boşalmamıştır o ana kadar… Benim aklımdan bunlar geçerken benim yerime karım cevap verdi dudaklarını adamın dudaklarına yapıştırmadan önce,
“Sakıncası yok hocam…. Mert senin bildiğin kocalardan değil, böyle şeylere alışkındır. Hatta hoşuna bile gider. Öyle değil mi kocacığım?”
Yanıtımı beklememişti bile… Bana yaptığı gibi dudaklara kondurulan gelişi güzel bir sevgi öpücüğü değildi bu, burnumun dibinde elin adamına derin ve uzun bir fransız öpücüğü veriyordu sevgili karıcığım… Çok garip bir manzaraydı doğrusu… Dillerinin birbirine giriştiğini görebiliyordum. Öpüşmüyor, birbirlerinin dudaklarını yiyorlardı sanki… Adam karımın dudaklarını somururken kızışmış bir erkek arslanın homurtusuyla aynı sesi çıkarıyordu ara ara…
O sarhoş kafayla çevremizdeki başların dönüp bize baktığını ...
... görebiliyordum. Karım, ben ve yabancı erkek, birbirimize sarılmış, karımla ikisi öpüşüp koklaşmaya devam ederken bir yandan salınarak dans ediyorduk. Arada bir bana dönüp beni de öpmeyi ihmal etmiyordu tabi… Sonunda ressam karımın dudaklarını yemeyi bırakıp sabırsızca,
“Haydi çocuklar, bana gidelim.” dedi. Mırın kırın edecek oldum yarım ağız, rahatsızlık vermeyelim filan… Masamıza dönüp otururken o telaşla beni ikna etmeye girişti. “Gecenin bu saatinde bunca içip alkol almışken sizi mümkün değil bırakamam. Benim ev yakın olduğu için söyledim. Hem rahat edersiniz, geniş… Nil iyi bilir benim evi… Öyle değil mi Nil? Söylesene sen de…”
“Nasıl yani? Karım sizin evi nasıl iyi biliyor?” diyecek oldum salak gibi… Adam oturmuş, Nil de başka yer kalmamış gibi adamın dizlerine ilişmiş, bir kolu adamın boynuna sarılmış vaziyette oturuyordu. Az önceki vahşi öpüşme nedeniyle ruju biraz dağılmıştı.Çantasından çıkardığı aynayla rujunu tazelemeye başladığından onun yerine Sait hoca yanıtladı sorumu,
“Canım, karın modellik yaptı ya bana… Dostum, evim aynı zamanda benim resim atölyem… Hem resim yaparım, hem öğrencilerim ders almaya gelir. Onun için dedim, Nil iyi bilir diye…” Durdu biraz, sonra ekledi, “Hem bu gece epeyce resim sattım. Özellikle karının nü resimleri kapış kapış gidiyor. Bana gelirseniz Nil’in modellik ücretini de hemen takdim ederim size…”
Ücret mi? Para lafını duyunca kulaklarım dikiliverdi hemen… Öyle de sıkışık durumdaydım ki o günlerde… Nil’in giysilerine, kuaförüne, ...